Romeo, bu hayatta isteyebileceği her şeye sahiptir; kocaman bir malikane, bir sürü araba, etrafından eksik olmayan kızlar ve onu çok seven bir aile. Günleri eğlence içinde geçen Romeo’nun hayattan anladığı sadece bunlardır. Ta ki bir gün, biricik ailesi onu Mumbai sokaklarında tek başına bırakıp Londra’ya taşınıncaya kadar. Romeo, kendisini daha önce haberdar bile olmadığı bir dünyanın içinde bulur. Tarzı ve sevimliliğiyle kısa zamanda kendine arkadaş edinir. Sonra Laila ile tanışır. O hayatında gördüğü en güzel kızdır ve görür görmez kalbini ona kaptırır. Romeo’nun bölgenin hakimi, herkesin korktuğu Charlie ile karşı karşıya kalması da fazla uzun sürmez.